Tuesday 31 December 2013

neye göre kime göre yılbaşı?

Neye göre kime göre yilbasi? Hangi olayı esas alan takvim bu?



Bir de boyle bakalim mı...

 Adamı kimse tanımadı bilmiyor. Ama kız çok sevmişti onu. Ve her terkedilen gibi sevgisini kalbine gömmüştü. Ne hamile olduğunu anladığında ne de "bunun babası kim" diye zorladıklarında ele vermedi aşkını. 
Son nefesine kadar.

Meryem, bu sevgisinin meyvesinden bir din doğacağınını biliyor muydu bilmiyorum.

Ama o ahırda, kimsenin babasız bir çocuğu doğurmaya ceseret bile edemeyeceği bir çağda, bu cesareti göstereli 2013 yıl oldu.

Meryem'in sevgisine karşılık göze aldıklarının 2013üncü yılı geride kaldi.

Nice mutlu yıllara...

Thursday 20 June 2013

en güzel pasif direniş hikayeleri

Gezi Parkı direnişi sayesinde hayatıma bir söz daha girmiş oldu.
("imagine" şarkı sözlerini de çok etkileyici bulduğum) John Lennon demiş ki; "olay şiddet kullanımına dönüşmeye başladığı zaman sistemin oyununa geliyorsunuz demektir. yerleşik düzen sizi kavgaya sokmak için kızdırmaya çalışacak, sakalınızı çekecek, yüzünüze fiske atacaktır. çünkü, siz bir kere şiddete başvurduktan sonra sizle nasıl baş edeceklerini bilirler. nasıl baş edeceklerini bilmedikleri tek şey, şiddet dışı eylemler ve mizahtır." Pasif direnişin önemi ve etkisini daha güzel anlatmak mümkün olmasa gerek.

Beni çok etkileyen bir başka pasif direniş ise 1968 olimpiyatlarındaki "2 siyah yumruk"tur. Elbette bu olaydan haberdar olalı 10 yıl bile olmuyor. Posteri ilk gördüğümde çok etkilenmiş, araştırdığımda ve bunun bir protesto olduğunu öğrendiğimde, ağlamaklı olmuştum.

Bu sessiz eylem, bir dönem dünyaya damgasını vurmuş ve bu üç atletin hayatını tamamen değiştirmiş. Detaylı hikayesi aşağıda.

-18 Ekim 2006 tarihli Hürriyet'teki bir yazıdan alıntıdır-
http://www.hurriyet.com.tr/serdardevrim/5280862.asp

"200 metrede altın ve bronz madalya kazanan Amerikalı iki siyah atletin, Tommie Smith ve John Carlos’un siyah deri eldivenli yumrukları havada, başları önde posteri yıllarca oda duvarları süslemişti. Aynı karede önde duran, gümüş madalyalı Avustralyalı beyaz atlete genellikl hiç dikkat etmemişim. Adı Peter Norman imiş...

/_newsimages/2317504.jpg

İşte bu atlet geçen hafta öldü. Haberin ve konunun tekrar gündeme gelmesinin sebebi budur.
*
Gelelim hikayeye...
Mexico City’de 200 metre finali koşulmuş. Amerikalı (siyah) atletler Tommie Smith ile John Carlos birinci ve üçüncü gelirken, ikinciliği Avustralyalı (beyaz) Peter Norman kazanmış.
Madalya töreni için bekledikleri sırada, Carlos, Peter Norman’ın yanına gelerek sormuş:
- İnsan haklarına inanıyor musun?
- Evet, inanıyorum.
- Peki ya Tanrı’ya?
- Bütün kalbimle...

Bunun üzerine, iki siyah atlet kafalarındaki eylem planını açıklamışlar, Norman tereddütsüz katılmış:

- Ben eyleminizi destekleyeceğim, bana ne yapmam gerektiğini söyleyin!

İlk defa, o günler için müthiş bir provokasyon hatta devrim sayılacak bir eylem planlıyor iki genç adam: Amerika’daki ırk ayrımcılığını ve siyahlara reva görülen fakirliği ve ikinci sınıf vatandaşlığı protesto edecekler... Ama nasıl?

Fikir Norman’dan geliyor: bir çift siyah deri eldiven buluyorlar, sağ tekini Tommie, sol tekini John eline geçiriyor; fakirliği sembolize etmek için çıplak ayakla kürsüye çıkıyorlar, başları kederle öne eğik, sıkılı yumruklarını havaya kaldırıyorlar. Önlerinde duran beyaz atlet Peter Norman da, dayanışmasını göstermek için kalbinin üstüne ‘İnsan Hakları İçin Olimpiyat Projesi Hareketi’nin kokartını iğneliyor.

Amerikan milli marşı çalarken plan icra ediliyor ve eylem koyuluyor.

Ve tabii (hatırlıyorum) dünya birbirine giriyor. Amerika ayağa kalkıyor. Olimpiyatlar bile gölgede kalıyor, dünya gazeteleri yumrukları havada siyah atletlerin fotoğrafını birinci sayfadan veriyor...
Amerikan Olimpiyat Komitesi iki siyahın spor kariyerini o saniye bitiriyor. Eylem amacına ulaşmış, Amerika’daki zenci azınlığın durumu dünya gündemine girmiştir. Smith ve Carlos spor hayatlarını (ve buna bağlı olarak geleceklerini) feda etmişler ama dünya tarihine geçmişlerdir. Dünyadaki yüz milyonlarca ezilmiş siyahın ilahı haline gelmişlerdir.
Peki ya Avustralyalı beyaz Peter Norman?
Meslektaşım Aynur’un anlattığına göre, Norman’ın da hayatı kararmış.
Tommie Smith diyor ki:


“Peter, bir beyazdı. O günlerde siyahların haklarını savunma cesareti gösteren, onurlu ve belkemiği sahibi beyaz çok azdı. Peter, Avustralya’ya döndüğünde kimse yüzüne bakmadığı gibi, herkes tarafından yargılandı. Onun da atletizm kariyeri bitti, spor çevrelerinden dışlandı. Tehditler, işsizlik ve tecrit nedeniyle öyle sıkıntılı günler yaşadık ki, üçümüzün de ilk evliliği sona erdi.”
Avustralya Devleti Norman’ı ölene kadar affetmemiş ama... Norman intikamını mezara götürmüş: 1968 Olimpiyatları finalinde ikinci olurken kırdığı 200 metre Avusturalya rekoru hâlâ, 38 yıl sonra kırılamamış.


Ölene kadar süren ‘eylem kardeşliği’
İki amerikalı ve bir Avustralyalı ‘lanetli’ atletin o gün başlayan ‘eylem kardeşliği’ ve dostlukları ömür boyu sürmüş. Aradan geçen 38 yıl boyunca, yazışmışlar, buluşmuşlar, görüşmüşler.
Ta, geçen hafta, Peter Norman evinin bahçesinde kalp krizi geçirip 64 yaşında ölene kadar.


Ve şimdi, aşağıdaki fotoğrafa iyi bakın:
/_newsimages/2317500.jpg
Melbourne’de yapılan cenaze töreni. ‘Onurlu beyaz atlet’ Peter Norman’ın tabutu,Tommie Smith (solda) ve John Carlos’un omuzlarında!
Üç ‘eylem kardeşi’ son kez omuz omuza..."